Cep telefonu ve çocuk
- Buket Başer Nişel
- 13 Eki 2017
- 3 dakikada okunur

Birçok anne babanın kabuslarından biridir. Bir gün gelecek, çocukları büyüyecek ve cep telefonu isteyecektir. Ana babalar tüm yaratıcılıklarını kullanarak çeşitli bahanelerle satın alma eylemini geciktirmeye çalışırlar.
-Bak kızım, cep telefonu sinyalleri büyümeyi olumsuz etkiliyormuş, boyun kısa kalmasın?
-Bak oğlum, cep telefonu kullananlar spor aktivitelerinde başarısız oluyorlarmış, seni takımdan atmasınlar?
Çocuklar bu gibi gerekçeleri pek de inandırıcı bulmazlar. Çaresiz ana baba, ikna etmeyi başaramayınca ödül yöntemine geçiş yaparlar.
-Yavrum, biz düşündük; sana cep telefonu alacağımıza kedi alalım dedik, ne dersin?..
-Kızım, sen gel vazgeç bu telefon sevdasından, biz de karşılığında saçının bir tutamını boyamana izin verelim.
Günümüzün akıllı çocukları, genelde hem alternatif olarak teklif edilen ürün ve hizmetleri hem de cep telefonunu isterler.
Yapacak başka bir şey bulamayan ana baba, mecburen ceza yöntemine geçer.
-Bak kızım, bir daha cep telefonu dersen, seni baleye götürmeyeceğim.
-Oğlum, cep telefonu diye tutturmaya devam edersen, eve bir daha arkadaşlarını çağırmayacağız.
Pedagogların şiddetle karşı çıktıkları, tüm bu eşsiz yöntemler tutsa da bir yere kadar zaten... Gün gelir,çocuğunuz sınıfta telefonu olmayan tek çocuk olur ve ana baba mecburen almak zorunda kalır.
Alınan telefon eğer akıllı telefonsa telefonun çantadan çıkışı ve onu bekleyen evladın yüzündeki ışıltı ve kulaklarına kadar yayılan kocaman gülümseme eşsizbir manzaradır. Ana babaya neredeyse “keşke daha önce alsaydık” dedirtir.
Telefon eğer sadece telefon etmeye yarayan akılsız bir şeyse evde hadise çıkar.
Vay efendim, herkesin akıllı telefonu varmış, onun niye yokmuş?
Bir de Iphonemania grubu vardır, Niye 7 ya da 8 alınmamış da 5, 6 alınmış? Bu model eski değil miymiş. Uyanık ana baba hemen en sıkı tezini öne sürer.
-Iphone’nun 7 ve 8’lerin camı çabuk kırılıyor çocuğum, bu modelleri daha sağlam.
Tek ikna oldukları tez da budur zaten.
Telefon kutudan çıktıktan sonra asıl macera başlar. 9-10 yaşındaki bir çocuk telefonla ne yapacağını aslında bilmemektedir.
İlk merak ettiği şey telefonun neresinden video seyredeceği ve kaç GB’lık internet kotası olduğudur.
Uygulamalara girer, dişine göre olan tüm oyunları indirmek ister.
Sonra hızlıca WhatsApp gruplarına dahil olur. En son telefon sahibi olan genelde grupta en çok konuşandır.
Asansörde, yemekte, lavaboda, yürürken, koşarken mütemadiyen mesaj atılır. Yoldaki çukurlara düşme, direklere çarpma tehlikesiyle karşı karşıya kalınır.
WhatsApp gruplarından arkadaşlara gönderilmek üzere evin ücra köşelerinin videosu çekilir. Video çekilirken ortadaki çamaşırlar, üzeri örtülmemiş yataklar, toplanmamış bulaşıklar, ortaya saçılmış çoraplar özellikle kareye girer. Dahası ev halkı, tabiri caizse don paça videoya dahil olur ve durum gittikçe daha rezil bir hal alır. Ana baba, utançlarından,uzunca bir süre çocuklarının arkadaş çevresinde gözükmezler.
Okulda yasak olmasına rağmen gizli gizli sınıfa sokulmaya çalışılır, yakalananlar bir de ceza alır.
Ders çalışmak yerine Snapchat’te komik suratlar, Musically’de dans videoları, klipler itinayla hazırlanır.
Bir de Facebook ve Instagram olayı var tabii. Buralarda hesap açan çocukların en büyük derdi de en çok beğeniyi toplamaktır. Yaptıkları gönderilerden yeterince beğeni alamayanlar yemeden içmeden kesilir. Bazen daha da ağır psikolojik etkileri olur, profesyonel desteğe ihtiyaç duyulur.
Anlayacağınız çocukların elinde cep telefonu bir kabustur ama bir kişi alınca da virüs misali herkese bulaşmaktadır. Çaresiz ana babalar telefonlara gizlice sızmanın dışında yapacak bir şey bulamazlar.
Bizim “bir numara” da geçen hafta toplum baskısıyla cep telefonlular kervanına katıldı. Umarım yukarıda yazdıklarım gibi olmaz. Bu yazıyı “iki numara” yıkurtarmak için yazdım. Çünkü bu konu tek başına mücadele edilebilecek bir konu değil. Herkes Mersin’e giderken siz tersine gidiyorsanız başka arızalar çıkıyor.
Bu birlik olup mücadele edilmesi gereken bir konu. Ya hep birlikte almayacağız ya da hep birlikte alacağız.
Hadi şu işe bir el atın da beraber kurtaralım çocukları.
Sevgiyle kalın,