top of page

Bozcaada'yı salladık...

  • Buket Başer Nişel
  • 30 Ara 2016
  • 4 dakikada okunur

bozada, sokak görünümü

Ege denizinde Çanakkale'ye bağlı olan Bozcaada huzurlu bir tatil isteyenler için biçilmiş kaftan diye okumuştum birçok yerde. Gerçekten de öyleydi ta ki biz çok yakın bir arkadaşımızın 40. yaşını orada kutlamaya karar verene kadar. 24 kişilik grubumuz hem adanın hem de adalıların altını üstüne getirdi. Herodot demiş ki "Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada'yı yaratmış" bu sözü söylerken belli ki bizleri hiç hesaba katmamış.

Önce yolculukla başlayalım hikâyeye. Eğer siz de İstanbul'dan arabayla Bozcaada'ya geliyorsanız;

a-) Tekirdağ üzerinden Gelibolu Lâpseki arabalı vapuruna binebilirsiniz.

b-) Hızlı feribot ile Yenikapı Bandırma feribotuna binip Lâpseki’ye ulaşabilirsiniz.

Her iki alternatifte de Geyikli iskelesine ulaşıp oradan da Bozcaada feribotuna binmeniz gerekiyor. Yaklaşık 30 dk. sonra adadasınız. Ankara’dan gelecekler için Eskişehir-Bandırma-Lâpseki-Çanakkale güzergahı en uygunu olacaktır.

Bizim grup otobüsle gelirken "a" yolunu tercih etti. Aklı başında insanlar Tekirdağ'da güzel bir kahvaltı molası verip yollarına devam ederken biz kahvaltı için Keşan'da durup “Şirin kokoreç” te kokoreç yedik, üzerine de hazmettirsin diye bol bol Grappa içtik. Feribota bindiğimizde “deniz mi bizi salladı, biz mi denizi salladık?” tartıştığımız hala da çözemediğimiz bir konudur

Bozcaada, Sandal restoran, cal92

Geyikli’den bindiğimiz Bozcaada feribotunda bizi davulla zurnayla çingeneler karşıladı. Eh durur muyuz bizde? 30 dakikalık yol boyunca biz de eşlik ettik onlara, hem şarkı söyleyerek hem de göbek atarak. İşte adaya vardığımızda bu haldeydik.

Ada'ya indiğinizde bir tarafınızda Rum mahallesini diğer tarafınızda Türk mahallesini görüyorsunuz. Biz koşa koşa Rum mahallesindeki “Sandal restoran ”a gittik. Eskiden kahvehane olan “Sandal restoran” sokağa yerleştirdiği mavi beyaz masa sandalyeleriyle şirin olduğu kadar değişlik mezeleriyle de oldukça başarılı. Damla sakızlı enginar, sandal borani, deniz böreği, ahtapot mücveri denemeniz gerekenler arasında. Eğer yemeği öğle saatlerinde ya da akşamüzeri dışarıda yiyorsanız aman dikkat başınız yanabilir. Başınız yanabilir derken gerçek anlamda yanmaktan bahsediyorum. 1 Mayıs'ta böylesi bir güneş beklemeyen oldukça seyrek saçlı bir arkadaşımız 2.derece yanık oldu. Allahtan grupta bir dermatolog arkadaşımız vardı da, hemen müdahale etti.

Yemekten sonra kalacağımız otele “Ataol beach” e hareket ettik. “Ataol beach” Bozcaada'da özel plajı olan tek otel. Tuzburnu koyundaki 19 bungalowlu bu otel normalde çocuklu aileler için tavsiye edilirken, bizim gittiğimiz dönemde Allahtan bizden başka kimse yoktu. Sıkı bir kahvaltı ile başlayan günün devamında akşam Ataol beach’de bir de sıkı bir doğum günü partisi yaptık. Parti sonrası bir kısmımız çimenlerde, bir kısmımız ise büyük cesaret göstererek denizde yüzdü. Denizden çıkan bir arkadaşımız duygularını şöyle ifade etti" Girdiğim anda muhtemelen öldüm, tünelin ardında ışık gördüğümü hatırlıyorum... “Siz siz olun 1 Mayıs’ta kuzey Ege'de denize girmeyin!

Ertesi gün adayı gezme günüydü. Ziyaret etmeniz için size ne saray ne de müze önereceğim. Bozcaada’nın rengârenk sokaklarında elinizde fotoğraf makinanız, sadece yürüyün hatta mümkünse kaybolun. Bir bakmışsınız bir ressam sergi amaçlı evinin kapılarını açmış, sizi buyur ediyor, bir bakmışsınız “Çiçek pastanesi” ya da “Bozcaada’lı Veli dede” de sakızlı badem kurabiyesi yiyorsunuz. Güzellikler her yerde. Kapılarda, bacalarda, kaldırımlarda, saksılarda, sandalyelerde… Özellikle de ayrıntılarda... Mesela içinde çiçekler açmış pantolon şeklinde bir saksı, rengârenk boyanmış bir kapı, bir dükkânın çiçeklerle bezenmiş tabelası, üst katın penceresinden sarkan bir çiçek vb. Fotoğraf çekmeyi sevenler için bir cennet Bozcaada.

Sadece sokak mı göreceğiz diyenler varsa aranızda, Bozcaada Kalesi, yerel tarih müzesi ve sanat galerisi de gezilebilecek yerler arasında. Ve tabi bir de koyları var. Özellikle Ayazma plajı ince taneli, altın sarısı kumu, temiz denizi ve çevresindeki restoran ve kafeler sebebiyle oldukça popüler. Bunun haricinde Tuzburnu, Akvaryum, Beylik ve Habbele de adanın en güzel koyları.

Bozcaada'da bağcılık ve şarapçılık bir yaşam biçimi ve kültür unsuru. bağ alanları ada yüzölçümünü 1/3’ünü tarım arazilerinin ise %80'ini oluşturuyor. Toplam 5 milyon bağ kütüğünde yılda 1600 ton sofralık, 3900 ton şaraplık üzüm alınmakta. Hal böyle olunca şarap tadımı yapmadan dönmeyin derim. Talay ve Corvus şarapları talebe göre üretim yerlerinde tur da düzenliyor.

Bozcaada, bağ evi, taş ev, cal92

Biz öğle yemeğini yarı-adalı bir arkadaşımızın kendi çizdiği muhteşem taş evinde yedik. O avluya 24 kişi nasıl sığdık hiç anlayamadım. Menüde 24 kişilik sucuk ekmek yanında da yaklaşık 30 şişe şarap vardı. Yemek, sohbet, doğa, ev ve bizler o kadar güzeldik ki vaktin nasıl geçtiğini hiç anlayamadık. Bir baktık ki saat 20:00 olmuş ve akşam yemeği için rezerve ettirdiğimiz yere geç kalmak üzeriyiz. Öğle yemeğinden koştura koştura akşam yemeğine “Yakamoz restoran” a gittik. Oldukça kaliteli bir yer olan Yakamoz ’da balık pastırması, ot salataları, kalamar kokoreç ve tabi ki envai çeşit balık yedik. Buranın favori tatlısı tahin pekmezli profiterol de denemesi gerekenler arasında. Yemekler bu kadar lezzetli, arkadaşlar bu kadar eğlenceli olunca bizim masada yine yaygara koptu. Orada çalışanların aklında nasıl bir yer ettiysek, o seyahatten 2 ay sonra yeniden oraya giden bizden küçük bir grubu tanımışlar ve “siz onlardansınız değil mi?” diye endişeyle sormuşlardı. Yakamoz’dan çıktıktan sonra gecemiz "Polente cafe"nin önünde sokakta dans ederek bitti.

Ertesi gün dönüşe geçtik. Eceabat’ta Suvla’ya uğradık. Muhteşem dekorasyonu ve çeşit çeşit şaraplarıyla büyüledi hepimizi. Hem şaraphane hem de lokanta olan Suvla’da harika bir de öğle yemeği dedik. Alışveriş yaptık. Mola verdiğimiz yerde bir de arkadaşımızı unutarak bu geziyi taçlandırdık. Moladan sonra otobüse binice bir hüzün kapladı içimizi. Herkesin suratından düşen bin bir parça, sanırsınız ağlıyoruz. Döndüğümüze bu kadar üzüldüğümüz nadir seyahatlerden biriydi Bozcaada. Her anına, her kuruşuna değdi.

Suvla, Cal92

İyi ki doğmuşsun dostum!

Sevgiyle kalın,

© 2016 by Buket Başer Nişel

bottom of page